Konumuz kadınlar
ve futbol; kavramları ülke sınırları içerisine çekersek, Türk Kadını ve Futbol.
Bu iki kelimeyi cümle içinde kullandığımızda ise genellikle özne “kadın”
nesneden “futbol” şikâyet etmektedir. Ya hanım kocasının her akşam bir futbol
maçı izlemesinden ya da anne oğlunun yeni kösele ayakkabılarının okulda plastik
top peşinde koşarken yıpratmasından mustarip. Bakışımızı biraz genişletip
dünyaya baktığımızda ise durumlar değişiyor. Nice erkek futbol takımını yenecek
bayanlardan oluşan futbol takımlarına veya okulda futbol topu peşinde koşan
kızlara rastlayabiliyoruz. Ayrıca ülkemizin sesini Avrupa’ya duyurmuş bayan
futbol takımlarımız da var. Şimdi biraz zamanda geriye gidip, ilk şutu çeken
hanımefendi kimmiş onu bulalım.
Çocuk ta yaparım, FM kariyeri de
Bütün spor
dallarının atası sayılan Olimpiyatlar için geçmişe gittiğimizde, Yunan
Mitolojisindeki kadınların ve evliliğin tanrıçası Hera adına düzenlenen Herea Oyunları’na
rastlıyoruz. Koşu yarışmalarını içeren bu müsabakalar dışında, daha sonraki
yıllarda Antik Olimpiyatlar kapsamındaki atlı araba yarışlarında kadınların da
yer almasına izin verilmiş. Sadece erkeklerin yarışmasına izin verilen
Olimpiyatlarda, kadınların yarışmaları izlemesi bile yasak, yasağa uymayanlara
ise ölüm cezası verilirmiş. O zamandan bu zamana adını tarihe yazdırmış, altın
“topuklu” ayakkabı sahibi hanımefendilerin “Yunan Prensesi Cynisca” ve
“Makedonyalı Bilistiche” isimlerini yâd ederek biraz günümüze ve futbola
yaklaşalım.
Çin’de
kadınların futbola benzer oyunları oynadığına dair kanıtlar olsa da tarihe not
düşülen ilk bayanlar futbol karşılaşması İskoçya’da 1892 yılında gerçekleşmiş.
Bilinen ilk kadın futbol kulübü Britanyalı Hanımefendilerin Futbol Kulubü
(British Ladies Football Club) adıyla 1894 yılında Nettie Honeyball isimli
bayan tarafından kurulmuş. Aslında Nettie Hanımın anne ve babasının kızları
için harika bir isim seçtiğini savunabiliriz. “Nettie”’yi “Ağ Ören Bayan” ve
“Honeyball”u da “Ballıtop” olarak çevirsek, bu teze karşı hipotez çıkmayacağını
düşünüyoruz. Şaka bir yana, kadın futbolunun başlangıcının futbolun doğduğu yer
İngiltere olduğuna şaşırmasak ta, 1921 yılında İngiltere Futbol Federasyonu’nun
kadınlara futbol yasağı getirmesini şaşırtıcı buluyoruz.
Rock’n Ball!
1950’lerde Büyük
Buhran ve II. Dünya Savaşı sonrası normalleşmeye çalışan insanoğlu, sıcak
savaştan sıkılıp biraz da soğuk savaşmaya başlamış, Amerika-Sovyet rekabeti
dünyamızı aşmış ve uzaya taşınmıştı. On yıl içine ikişer Yaz ve Kış Olimpiyatları
ile futbol alanında üç Dünya Kupası sığdıran bu dönemde kadınların da boş
durması beklenemezdi. Önce ABD, sonrasında Latin Amerika ile başlayan süreç,
haliyle Avrupa Kıtası’na da yayılmış; resmi olmayan turnuvalarda kadın milli futbol
takımları birbirleriyle mücadele etmeye başlamışlardı. 1969 yılına geldiğimizde
İngiltere Kadınlar Futbol Federasyonu kuruldu. 1971’de ise İngiltere’deki 50
yıllık kadın futbolu yasağı kalktı, aynı sene UEFA ülke federasyonlarının erkek
ve de kadın futbolunu bir arada kontrol etmesi hakkındaki kararı açıklandı.
Resmi şekilde yönetilen kadın futbolu, artık yavaş yavaş kıtasal ve küresel
olarak turnuva düzenlemeye hazır hale geliyordu.
Bir önceki
paragraftan 30 sene sonrasına zıpladığımızda, yani 1980 yılının başında, henüz
George Lucas’ın İmparatorluğu tekrar vurmamış, Queen grubu “The Game” albümünü
yayınlamamıştı. İngiltere’de ise Thatcher dönemi başlamıştı. Avrupa Kıtasının
ilk kadınlar futbol organizasyonu için elemeler 16 ülkenin katıldığı dört
grupta 1982 yılında başlamıştı.
1984 yılında
ilk kez düzenlenen UEFA Kadınlar Şampiyonası her grubun birincisinin katıldığı
finallerin sonunda, turnuva birincisi İsveç olurken, kupayı penaltı atışları
sonrası kaybeden İngiltere ikinci oluyordu. Yarı finalde kaybedenler Danimarka
ve İtalya ise üçüncülüğü paylaşıyorlardı. 1997 senesinden sonra düzenli olarak
4 yılda bir yapılan turnuvada ağırlığını bir hayli hissettiren Alman hanımlar,
toplamda 8 kez, üst üste 6 defa şampiyon oluyorlardı.
Kadınlar
Futbol Dünya Kupası’na geçmeden önce Alman Kadın Futbol Milli Takımı’na daha
yakından bakmak istiyoruz. Bu seçimin haklı nedenlerinden biri için 2014
yılının Ocak ayında düzenlenen FIFA Dünyada Yılın Futbolcusu (Ballon D’or)
ödüllerine gidiyoruz. Ronaldo’nun gözyaşları ve Messi’nin mürdüm eriği rengi
takım elbisesinin gölgesinde kalsa da, kadınlar en iyi oyuncu ve en iyi teknik
direktör ödülleri Alman Nadine Angerer ve Silvia Neid tarafından kazanıldı.
Almanya’nın 1 numarası, Dünya’nın bir
numarası
Bavyera
Eyaleti’nin Lohr kasabasında 1978 yılında dünyaya gelen Nadine, kariyerine ASV
Hofstetten takımında hücum oyuncusu olarak başlar. Yedek kulübesinde beklediği
bir maçta sakatlanan kalecinin yerine oyuna girince, kalecilik yeteneği
keşfedilir. İki Bundesliga ve dört Almanya Kupası kazandığı ülke içi
başarılarının yanında bir sene İsveç liginde oynamış, şu an kadrosunda yer
aldığı Avustralyalı Brisbane Roar takımından sonra başka bir kıtaya, Amerika
Birleşik Devletleri’ne gidip, Portland Thorns’da kariyerine devam edecek.
Ballon D’or
ödülünü alan ilk kaleci olmasının yanı sıra Almanya’nın 2013 Avrupa Şampiyonası’nı
kazanmasını, finalde Norveç’e karşı iki penaltı kurtararak büyük ölçüde
sağlamış; aynı zamanda maçın oyuncusu seçilmişti. Bir diğer Alman futbol
efsanesi Birgit Prinz’den sonra milli takım kaptanlığını sürdürmektedir.
Die Königin (Kraliçe)
Hanımların
yaşları konusunda hassas olduklarını göz önüne alarak, Silvia Neid’in
kariyerine tarihsel not düşmeden rakamlar üzerinden konuşalım: Silvia Neid orta
sahada görev yapan bir futbolcu olarak 14 yıllık milli takım kariyerinde 111
kez forma giyip 48 gol attı. Teknik direktör olarak, U19 Alman Milli Takımı ile
2004 yılında Dünya Şampiyonası’nı kazandı. Bu başarı ona A Mili Takım’ın
kapılarını açtı. Görev yaptığı dokuz yıllık dönemde yaklaşık %72’lik galibiyet
oranı yakaladı. Bu süre içerisinde bir Dünya Kupası ve iki Avrupa Kupası
kazandı.
Aynı yıl içinde hem Dünya Kupası hem
Avrupa Kupası
1991’de Çin
ve 1995’de İsveç’te düzenlenen FIFA Kadınlar Dünya Kupası aynı yıllarda
düzenlenen UEFA Kadınlar Avrupa Şampiyonaları ile çakışmıştı 1997 yılında
oynanan, Norveç ve İsveç’in ev sahipleri olduğu Avrupa Şampiyonası sonrasında,
organizasyon dört yılda bir kez düzenlenmeye başladı. Böylece çift yıllarda
erkekler ve tek yıllarda kadınların katıldığı futbol turnuvaları ile her yıl
bir organizasyonu izlemek mümkün kılınmıştı.
Dünya
Kupasındaki Almanya üstünlüğü, 2011’de hem de Almanya’da, Japonya’nın finalde ABD’yi
yenip kupayı kazanması ile şimdilik son bulmuş gözüküyor. Çeyrek finalde
Almanya’yı ikinci uzatma devresinde 108. dakikada attığı golle yenen Japonya,
sonrasında İsveç’i 3-1’lik skor ile geçip finale kalmıştı. 2015’te Kanada’da
düzenlenecek bir sonraki turnuva öncesinde, önceki yıllarda kupayı kazanan ve
finalde kaybeden takımlar aşağıda yer alıyor:
Almanlar kazanınca biz de (haliyle)
kazanmış sayılmadık
Tesadüfen mi
gerçekleşti bilinmez ama Türkiye Kadınlar Birinci Futbol Ligi’nin 1994’te ve
Türkiye Kadın Futbol Milli Takımı’nın 1995’te kurulması, Türkiye’nin ilk kadın
Başbakanı Tansu Çiller zamanına denk gelir.
Ligin ilk
dört sezonunda şampiyon üst üste Dinarsuspor olur. Devamında 2003 yılında dek
şampiyonluk dört farklı kulübe gider. 2003 yılına gelindiğinde ligler oynanmaz
ve üç yıllık bir ara verilir. Gazi Üniversitesi’nin şampiyonluğu ile başlayan
ikinci perdede üç farklı takım daha mutlu sonra ulaşılır. 2012-2013 sezonu
şampiyonu Konak Belediyespor yerel başarısını Avrupa’da da sürdürür. İlk
kurulduğu yıldan bugüne şampiyonlar:
Sanılanın
aksine kurulan ilk kulüp 90’lı yıllarda kurulmadı. Türkiye'de ilk bayan futbol
takımı 1971 yılında ' İstanbul Kız Futbol Takımı' adı ile kurulur ve 1973 yılında
Dostluk spor adını alır. Rakip bir bayan futbol takımı olmaması nedeniyle
genellikle gençlerden veya futbolu bırakmış futbolculardan oluşan takımlarla
maçlar yapılır. Bu arada başka takımlar da kurulur fakat bayan futbol
takımlarının yeterli sayıda ve istenilen düzeyde olmayışından dolayı 1990'lı
yıllara kadar bayan futbolunda, erkekler ile gösteri maçları yapmanın ötesinde
büyük bir organizasyon gerçekleştirmek mümkün olmamıştır. Dinarsu Bayan Futbol
Takımı 1982 yılında kurulur. Şampiyon olabilmek için 1993 yılında oluşturulan
ve 16 takımın katıldığı Türkiye 1. Bayan Futbol Ligi’nin başlamasını bekler.
Dört sene üst üste şampiyonluk maalesef bolluk ve bereket getirmez; 1997 - 1998
yılında ekonomik problemler yüzünden ligden çekilmek zorunda kalır.
Almanya'nın
ünlü Schwabisch Hall ve Stuttgart-Stockach Turnuvaları'nda başarıyla mücadele
eden Dinarsuspor dereceler kazanarak Türk Kadının futboldaki rüştünü Avrupa’ya
kanıtlar. Bayanlarımızın başarısı Avrupa Kulüplerinin dikkatini çeker. Bayan
Milli takım futbolcusu ve de Dinarsu takımının kaptanı Ayşe Kuru Almanya'nın
FCR Duisburg takımına transfer olarak Avrupa'ya transfer olan ilk Türk bayan
futbolcu unvanına sahip olur.
"Futbol erkek
oyunu değildir"
1995 yılında
kurulan Milli Takımımızın henüz uluslararası turnuvalara katılabilmiş değil. 1999’dan itibaren Dünya Kupası ve 1997’den
itibaren Avrupa Kupası elemelerinde başarı sağlanamadı.
Türkiye'nin
tarihinde ilk kez düzenlediği UEFA U19 Avrupa Kadınlar Şampiyonası’ndan yüzünün
akıyla çıkmasını bildi. Antalya'da 2-14 Temmuz tarihlerinde yapılan
organizasyonun sonrasında UEFA’dan resmi teşekkür alındı. Kupayı finalde
İspanya’yı yenen İsveç kazanırken, gol kraliçesi İsveçli Elin Rubensson oldu. Milli oyuncumuz Eda Karataş turnuvanın en
iyi 10 oyuncusu arasına seçildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder