Hazır Maldiniler'den söz açılmışken, -en azından benim- izleyebildiğim baba&oğul futbolcuların kulaklarını çınlatalım:
Peter&Kasper Schmeichel
Galatasaray Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için için Old Trafford'a konuk oluyordu. Genel kanı, sekiz gol yiyip geri gelineceği yönündeydi, fakat beklenmeyen oldu. Maçın daha başında 2-0 geriye düşüldü, bunun verdiği rahatlıkla Arif Erdem kaleyi görünce yaradana sığındı. Ve Ümit Aktan'ın muhteşem anlatımında kullandığı gibi "Schmeichel değil bütün Maykılların kurtaramayacağı" şut gol olmuştu. Buna içerleyen Baba Schmeichel bütün gücüyle oğlu Kasper'ın kaleci olmasını sağladı : )
Şaka bir yana büyük olasılıkla baba&oğul Premier League şampiyonu olmak bu Viking kanı taşıyan ailenin damarlarında mevcuttur.
Carles&Sergio Busquets
Yine bir Şampiyonlar Ligi maçı, bu sefer grup aşaması ve yine Arif Erdem. Bence orta yapmaya çalışmıştı ama baba Busquets topu tutarak kalenin içine düşmüş ve o formalite maçı Sami Yen'de 2-1 kazanmıştık. Formalite de olsa yendiğimiz takım Barcelona'ydı.
Baba emekli oldu, oğlu büyüdü ve Barcelona defansının önünde duvar olarak görev yapıyor, rakip orta sahalara korku salıyor.
Ian Wright&Shaun Wright-Philipps
İşte bu üstteki iki olay sonrası, hem de yaş gereği artık yönümüzü Avrupa futboluna çevirmiş, şimdi yerinde kebapçı olan Kadıköy'deki Nezih Kitabevi'nden harçlığımız yettiğince Liverpool ve Arsenal dergileri alıyoruz. O yıllarda Arsenal'de Adams, Keown, Parlour gibi oyuncular var. Kadrodan biri Ian Wright takımın en çok gol atan futbolcusu unvanını 179. golüyle alıyor ve bu rekoru geliştiriyordu. 1998'de takımdan ayrılmasa belki de UEFA Kupası finalinde bize karşı oynayacaktı.
Diğer iki baba-oğul ilişkisinden bir farklı yönde Shaun Wright Philips'in öz oğlu olmaması, onu da Manchester City ve Chelsea formaları ile izledik, şuanda New York Red Bulls'da forma giyiyor.
